6 Aralık 2009 Pazar

basit

insanları seyrediyorum saatlerce, çünkü seyretmek zorunda kalıyorum. hepsi korkunç derecede anormaller.

dengesizler bazen. bazen aşırı dengeli. ne yapacaklarını bazen kestirmek bu yüzden hem kolay hem zor.

insanlara bakınca kendimde nefret ettiklerimin bütününü görüyorum. tuhaftır.

hepsi bir şeyler için ölmeye hazır. kendilerini bir şeylere adamaya arzulu. meraklı. yaşamın anahtarının bunda saklı olduğunu sanıyorlar.


ben ise bencilliğin doruklarına uzanmaktan gittikçe daha fazla haz alıyor gibiyim.

onların aileleri var, sevdikleri var, arkadaşları, sevgilileri, x tane özel günleri , günde x kere onları arayan herhangi bir nedenden dolayı onları merak eden x'leri var.

benim ise tam anlamıyla dostum diyebileceğim biri bile yok. aslında hiç olmadı. aslında olması da mümkün değil.

bu karmaşık biri olmamdan kaynaklanmıyor. yıllarca dengeli yaşıyormuş gibi görünen birinin artık, tüm bu kepazeliğe dayanamayıp bunu kendine itiraf etmesinden kaynaklanıyor.

ki zaten birinin beni benden daha fazla düşünmesi, anlaması, sevmesi fikrine bile katlanamıyorum. ve inanmıyorum.

insanlara bakıyorum saatlerce. suratlarında bazen iyimserlik görüyorum. ne kadar yakınsalar da her şeyden, günlük trajedilerden, iyimser olabiliyorlar.

tanrıları var. ataları var. totemleri var.

benim yok.

onların alkol alınca mutlu olma, kendini unutma, her şeyi unutma gibi nitelikleri var.

benim yok.

kendimle beslenen biriyim. terkedemiyorum bir türlü kendimi.

onların , materyalleri var. mobilyaları, arabaları, cüzdanları

benim sahibi olduğunu hissettiğim tek bir şeyim var, o da ruhum... dokunabiliyor, arada bir iki yumruk sallayabiliyorum ona..

her şeyim var ama hiçbir şeyim yok duygusundan başka hiçbir şeyim yok..

gecelerim var benim

yalnızlıklarım

konuşan viskilerim

ağlayan sigaralarım

çıldırmış gözlerim

uykusuz ellerim

kokuşmuş gülümselemerim var benim

tüm bunlara da onlar sahip değiller.


tuhaf..

hayat ne kadar da , basitmiş halbuki...

ya sahipsin ya değilsin...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder