19 Nisan 2010 Pazartesi

morrissey


şu günlerimin değişmez adamı, bugünlerimin vazgeçilmez kitabı, filmi, bilmemneyi gibisinden başlayan girişler vardır bazı cümlelere, yok işte bu öyle bir şey değil. morrissey'den bahsediyorum, abartıyorum belki, belki çok büyütüyorum gözümde, ama tüm zamanlarımın özetidir kendisi. kendi ruhuma en yakın bulduğum müzisyenlerden biridir. belki şarkı sözü yazarı olsam, müzik yeteneğim olsa, onun gibi bir şey çıkardı ortalığa. özelimdir, dokunulmazımdır, mabedimdir, kutsalımdır, sığınağımdır, yaralı ceylanımdır benim kısacası morrissey...

the smiths'deyken de acayipti, sonra kendi başına yol aldı daha acayip bir şey oldu.

münzevidir, aksidir, genellikle mutsuzdur, arızalıdır, istenmeyen sevgilidir, buruktur, mütemadiyen kaybedendir. ama naiftir de, bir sevgiliye söylenecek en güzel şeyleri söylemiştir, yapış yapış duygusallıktan uzak, özel bir adamdır. özel duyguları özel davranışları olan antik yunan insanlarından...

ingiltere'nin belki de en yüce gruplarından biri olan the smiths'deyken daha bir dünya şarkıları yazardı. daha geniş bir perspektifi vardı. varoluşu betimlemeye çalışır, tanrının olumsuz olduğundan bahseder, kendisini terkeden sevgililerine kavgada söylenmeyecek laflar ederdi. kusardı. patlardı. ama sonuçları efendilikle de kabul eder voltasını alırdı vakur içinde.

sonra anlaşamadı dağıttı grubunu sonlara inanan moz... tek başına oldu. şarkılarının altyapısı hiç değişmedi. the smiths'in adı değişmişti sanki sadece, aynı altyapıda şarkılar gelmeye başladı. you are quarry ile tavan yaptı. herkesin moz başlangıcı oldu bu albüm.

çok uzattık;

çok tuhaf şarkıları var herifin. çok tuhaf sözleri var. hayatın içinden çıkan bıçak gibi laflar. çok gerçek. insanı yıpratan bir gerçeklik. dağıtan siktiri boktan hayat detayları. ama-sı olmayan yarım cümleler.

kolay değil bu yüzden moz olabilmek. kolay değil bu yüzden o sözleri söyleyebilmek. bedbah bir çocukluğunuz varsa, imkansızdır neredeyse düz bir hayat yaşamanız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder