18 Nisan 2010 Pazar

bir vavien yazısı


başrollerinde engin günaydın, binnur kaya ve settar tanrıöğen'in olduğu taylan biraderlerin yönettiği, senaryosunu daha çok ilginç şeyler çıkarıp burhan altıntop etiketini üstünden bir çırpıda atacağına inandığım engin günaydın'ın yazıverdiği tokat'ta geçen bir sen-ben öyküsü. anadolu insanı öyküsü. dün gece dvd'den izleme fırsatı bulduğum sımsıcak bir battaniye gibi insanı sarıveren son yıllarda çekilmiş en iyi türk filmlerinden biri. zaten iflah olmaz bir coen brothers fanatiği olan bünyeyi(bendeniz) fevkaledenin fevkinde içine alıveren bir film. kapkara bir komedi.

futbol basit bir oyundur. önemli olan onu olabildiğince basit oynamaktır der johan cruyff. engin günaydın'da kara film türünün böyle bir şey olduğunu çok iyi biliyor. beceriksiz, aptal anti-kahramanlar, masum birkaç insan, saçmasapan olaylar silsilesi vs.. kara film türünün kaba özellikleri. bunların hepsini çok iyi işlemiş. basit oynamış futbol diliyle. tek top yapmış. anlatmak istediğini anlatmış. vavien metaforunu da gayet iyi kullanmış. vavien fransızca anlamıyla gel-git demek. elektrik akımının gelip gitmesi.

gel-git'ler yaşayan bir adam çizmiş celal adında (engin günaydın). mutsuz bir taşralı. 20 yıllık elektirikçi ama yeteneksiz depresif bir adam. karısıyla yatağa girmekten utanan bir adam. karısını beğenmeyen taşralılardan.ergen bir çocuk ve saf bir kadına sahip. her mutsuz anadolu erkeği gibi mutluluğu pavyonlarda arayan, bütün parasını karısına yalan söyleyerek gittiği pavyonlarda bırakabilen amsalak bir karakter. karısı var en safından. kocasından başka bir şey düşünmeyen her şekilde onu affeden, affetmek isteyen ( binnur kaya). çocuk var erkeğinden. ergenlik çağında, o da mutluluğu mastürbasyonda arıyor. annesi babası evde yokken porno izleyip mastürbasyon yapıyor mütemadiyen.

ve olaylar gelişiyor işte bundan sonra. herkesin aa benim bi tanıdığım var, aa bizim mahallede, köyde şunlar şunlar da böyle diyebileceği türden.

filmin en etkileyici sahnesi;

kocası celal'in yaptığı tüm adiliklere, kötülüklere rağmen, son sekansların birinde sevilay'ın evde onunla yaptığı para muhabbetidir bence. orda işte diyorsunuz anadolu kadını sadakati böyle bir şey işte. metropol orospularından sıtkı sıyrılıyor insanın. aklına geliveriyor ulan eskiden böyle kadınlar vardı diye. hala var merak etmeyin. çankaya'dan, etiler'den, bağdat'tan, park caddesinden, filistin'den kafanızı çıkarmanız biraz geldiğiniz yerlere bakmanız yeterli olacaktır.

derken; binnur kaya aşmıştır resmen bu filmde. yüce bir oyuncudur şahsımda kendisi. filmdeki çoğu sahnede, içimden geçirmedim değil, böyle bir masumiyete sahip olmak, sevilay gibi biriyle beraber olmak için neler vermezdim diye. ama izin vermezler biilyorum. izin veremem biliyorum. o iş zor biraz .

izleyin abi bu filmi. on numara film. günlük hayatın sersemliğinden sıyırıyor insanı. mutlu mutsuz arası bir şey oluyorsun. filmde öyle zaten. mutlu mutsuz bir film.

1 yorum:

  1. güzel bir film :) elinize sağlık :) yılmadan calısmaya devam edin :)

    YanıtlaSil