27 Aralık 2009 Pazar

hayatta hep kötünün iyisiyle yetinmek


zor bir mevzu oldu bu. realitesiyle zorluğunu bertaraf eden bir tarafı da yok değil lakin gerçeğin en eli kanlı hallerinden biridir bu üstelik.

insanın elindedir çoğu zaman kendi hayatı. öyle denir. öyle gibi sanki.ne kadar tembel ne kadar çalışkan, ne kadar azimli ve ne kadar boşvermiş olması yapmak istediklerini yahut hayallerinin gerçekleşmesini mümkün kılar insanın. bazen de kılmaz. ne yaparsan yap olmaz. belki istediklerin yanlıştır belki hayallerin imkansız. vardır işte bir bok bir sap bir çöp.

hayat duygularla yaşanmıyor demişti bir arkadaşım zamanında. duyguların her an değişebilen şeyler olduğunu ve hayati planlamalarının buna göre yapılamayacağını ama yine en fazla keyif ve acı veren şeylerin de duygular olduğunu söylemişti. haklıydı. duygular idealarının ötesine geçmemeli hiçbir zaman. ne zaman bir yanlışımı farketsem hep duygularımın otokontrolünü yitirdiğimi görüyorum zaten.

kötünün iyisi olayı da bunla ilitintili işte. hayalinizdekilerde elde ettikleriniz arasındaki farkın hep kötünün iyisini vermesi. ibnece bir denklem. götoğlu göt bir sistematik. ya istenilenler mantıksızca diyorum ben bunun sonunda ya da hayat böyle diyorum. hayat arzularının doruk noktasını vermiyor ademoğluna.

öss'de tıp fakültesi isteyene puanından dolayı mühendisliği göstermesi, sarışın yerine esmer, akıllı yerine aptal, uzun yerine kısa sevgililer sunması gibi. babanın al şu 20 kağıdı idare et demesi gibi. hep idare et diyor bu tanrı işi mi doğa işi mi, sahte mi gerçek mi anlayamadığımız hayat.

bu sebepten de hiçbir zaman bilemiyor insan en iyi seçeneğini. diktatör gibi çökmüşken hayat denilen şey üstüne üstüne...

fon: all the world is green : tom waits

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder